Kültür Sanat Tarih

Geleneksel Tulûat Sanatının büyük temsilcileri (bölüm 3)

Geleneksel Tulûat Sanatının büyük temsilcileri (bölüm 3) Abdürrezzak Efendi ile Naşit Özcan’ın ortaya çıkardığı bu tiplemeyi, kısık sesine karşın keskin zekası ve hazırcevaplığı ile uzun yıllar yaşattı.” yorum/haber

Geleneksel Tulûat Sanatının büyük temsilcileri (bölüm 3)

Kel Hasan Efendi

Kel Hasan Efendinin doğumu 1865 ya da 1874) gibi ölümü de İstanbul 1925 olarak gösteren kaynaklar vardır. Kendisi fakir bir ailenin çocuğu olarak Kadıköy’de yoğurtçuluk yaparken hevesli olduğu tiyatroya başladı. Henüz bir çocukken ünlü komik Abdürrezzak Efendinin tüm rollerini ezberlemişti bile.

Sahneye ilk kez 1893 yılında Küçük İsmail yönetimindeki tiyatronun Kadıköy Kuşdili’ndeki gösterileri sırasında çıktı. Başrolde oynamak istemesine karşın bu rolü Abdürrezzak efendinin oynaması üzerine ikinci komik olarak nitelendirilen ‘külhanbeyi’ rolünü üstlendi. Bu konumu sürdürmek istemedi ve Abdürrezzak Efendi ile tartışarak topluluktan ayrıldı.

Kendisi ile birlikte topluluktan ayrılan Agah Efendi ile birlikte Hayalhane-i Osmanlı Kumpanyası adlı bir tiyatro topluluğu kurdu. Topluluğa Külhanyan ve Papazyan dan başka kanto için küçük Eleni de alındı. Kel Hasan, Mardinos Minakyan’ın o günlerde çok tutulan dramlarına karşılık komedi sahneledi. 2. Abdülhamit döneminde Abdi Efendinin saraya alınması üzerine tuluat tiyatrosu alanında rakipsiz kaldı, ünü yaygınlaştı. İkinci meşrutiyetten sonra (1908) sonra yaygınlaşan Batı ağırlıklı tiyatro çalışmalarına ayak uyduramadı. Bir ara Burhanettin tepsi ve Naşit Özcan ile birleştiyse de eksi başarısına ulaşamadı. 1925’e değin sahnede kaldı.

Tuluat tiyatrosunun en tanınmış sanatçılarından olan Kel Hasan özellikle canlandırdığı İbiş tipiyle halkın büyük beğenisini kazandı. Abdürrezzak Efendi ile Naşit Özcan’ın ortaya çıkardığı bu tiplemeyi, kısık sesine karşın keskin zekası ve hazırcevaplığı ile uzun yıllar yaşattı. Saçı olmadığı için Kel lakabı ile anılan Hasan Efendi eksi tip oyunların yanı sıra yeni tip oyunlara da ağırlık vermiştir. Başına yırtık bir fes giyer kaşlarını siyaha, burnu ile yanaklarını kırmızıya boyar, sırtında İstanbuliniyle (bu kıyafeti ustası Abdürrezzak Efendi den almıştı). Sahneye çıkmadan önce boş bir gaz tenekesini sahneye fırlatır, ardından elinde bir tavan süpürgesi, başında yırtık bir fes ve üzerinde etkili bir giysi ile kendisi belirirdi. Yediden yetmişe herkesi güldürdü eğlendirdi. Takriben 1925‘te vefat etti. Kendisinin sahnede kullandığı Türk tiyatrosuna sembol olan Meşhur kavuğu En büyük talebelerinden İsmail Dümbüllü’den, Münir Özkul, Ferhan Şensoy ve 2016 yılında en son Rasim Öztekin’e kadar gelmiştir.

İsmail Hakkı Dümbüllü

1897 yılında İstanbul Üsküdar Süleyman ağa mahallesinde doğdu. Babası 2. Abdülhamit’in silahşörlerinden Zeynel Abidin Efendi, annesi Fatma Azize hanımdır. Üsküdar İttihat-i Terakki mektebinde okula başlar. Gazeteci Burhan Felek ile aynı okuldan memnun olur.

Tiyatro yüzünden Askeri rüştiyeden atılmasının ardından 16 yaşında Kel Hasan Efendinin Dilküşa tiyatrosuna girer. Şevki şakrak, Küçük İsmail Efendi, Kavuklu Hamdi Efendi, Komik Naşit Efendi (Naşit Özcan) gibi dönemin dönemin ünlü oyuncuları ile aynı sahneyi paylaşmıştır. Esas sanat hayatı profesyonel olarak Şehzadebaşı tiyatrosunda başlar.

Bilinen adıyla Dümbüllü İsmail Efendi ‘Dümbüllü’ adını nasıl aldığını şöyle anlatır:

“Peruz Hanım vardı kantocu, Samran’dan evvel. Bu Peruz Hanım o zamanın en birinci kantocusu idi. Hem de beste yapar, güftesini de kendi yazardı. Dümbüllü diye bir kanto söylerdi. Buna bir gazel ilave ederek söylemeye başladım. Dümbüllü, dümbüllü, gabarala, mabarala, dümbüllü diye oynardık. Böylece dümbüllü adı üzerimde kaldı.”

Oynadığı oyunlardan en çok Gözlemeci Kavuklu’ya Hile, Çifte Hamamlar, Ters Biyav ve Kanlı Nigar’ı severdi. Oynadığı filmlerde de en çok Nasreddin Hoca ile Özdeşleşmişti. Geçirdiği bir trafik kazasının bir ay sonrasında 5 Kasım 1973 tarihinde hayatını kaybetti. Cenazesi Türkiye’de İstanbul boğaz köprüsünden geçen ilk ve tek sanatçıdır. Kabri, Üsküdar’da çiçekçi camii karşısında bulunan Karaca Ahmet Mezarlığında bulunmaktadır.

Türk Sinemasında 27 filmde oynamıştır. Dümbüllü’nün fesi ile kavuğu birbirine karıştırılmamalıdır. Fes 2017 Nisan ayı itibari ile İsmail Hakkı Dümbüllü’den kavuğu devralan Müjdat gezen tarafından Şevket Çoruh’a devredilmiştir. Kavuk ise İsmail Hakkı Dümbüllü’den Münir Özkul’a Münir Özkul’dan Ferhan Şensoy’a ondan da 2016 yılında Rasim Öztekin’e devredilmiştir.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu