Perinçek: “Geldiği gibi gidecek olan ABD’dir”
Perinçek; "İran yıllardır bölgede ABD ve İsrail ortaklığındaki saldırılara karşı koymakta"
Perinçek: “Geldiği gibi gidecek olan ABD’dir” … Perinçek; “Anahtar kavram, kuvvetli olmak; Doğu Akdeniz’de sonuçları kuvvet belirleyecek, hukuk değil” dedi. detaylar haberimizde…
Perinçek: “Geldiği gibi gidecek olan ABD’dir”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Habertürk canlı yayınında Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki mücadelesini değerlendirdi. Perinçek, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Atatürk’ün “Geldikleri gibi giderler” sözünü kullanmasının stratejik bir değeri olduğunu belirtti. Binlerce kilometre uzaklardan gelen ülkenin Yunanistan değil ABD olduğunu herkesin gördüğünü kaydeden Perinçek, “Sayın Akar’ın tespiti son derece gerçekçi ve önemli, çünkü doğru mevzilenme için doğru tehdit saptaması şart. Anahtar kavram, kuvvetli olmak; Doğu Akdeniz’de sonuçları kuvvet belirleyecek, hukuk değil” dedi. Perinçek, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yalnız olmadığını, ittifak potansiyelini değerlendirmek için zamanın uygun olduğunu vurguladı.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, dün Habertürk’te Hülya Hökenek’in sunduğu Enine Boyuna programının konuğu oldu. 22’inci dönem CHP Milletvekili Berhan Şimşek, gazeteciler Nedim Şener, Metin Özkan ve Kenan Alpay’ın da konuk olduğu programda Doğu Akdeniz’de giderek ısınan Mavi Vatan gündemi konuşuldu. Doğu Perinçek, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın “Geldikleri gibi giderler” sözünün stratejik bir tespit olduğunu ifade etti: “Milli Savunma Bakanımız Sayın Hulusi Akar, önce stratejik tehdidi saptıyor. Türkiye’ye gelen tehdidin aslında Yunanistan’dan değil, binlerce kilometre uzaktan geldiğini tespit etmiş oluyor. Çünkü Yunanistan bizim binlerce kilometre uzağımızda değil. Amerika’yı kast ettiği çok net.
STRATEJİK TEHDİTE KARŞI KONUMLANMA
Sayın Cumhurbaşkanı da sık sık ABD’yi hedef alıyor. Yine İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu, Maliye ve Hazine Bakanımız Sayın Berat Albayrak Batı’dan, ABD’den gelen tehditleri açıklıyor. Zaten ABD ve İsrail yanına Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı da alarak yıllardır Türkiye’ye karşı ortak tatbikatlar düzenliyor. Nenemis ve Noble Dina adında Türkçesi ‘İntikam almak’ anlamına gelen tatbikatlar. Daha önce de 2002 yılında “Bin Yılın Meydan Okuması” adındaki tatbikatta da ABD’nin hedefindeki düşman ülke Türkiye’ydi. Ayrıca Türkiye 2014 yılından bugüne kadar, hem içte hem dışta Amerikan emperyalizmine ve onun üzerimize sürdüğü PKK’ya ve Amerikan Gladyosu FETÖ’ye karşı savaşıyor. Milli Savunma Bakanımız Sayın Akar’ın tespiti son derece gerçekçi ve önemli. Çünkü tehdidi saptamadan savunma düzeni kuramazsınız, doğru mevzilenemezsiniz. Burada anahtar kavram kuvvetli olmak yani savaşa hazırlıklı olmak. Doğu Akdeniz de sonuçları kuvvet belirleyecek yoksa hukuk değil.”
“TÜRKİYE YALNIZ ÜLKE DEĞİL”
Perinçek, “Türkiye Doğu Akdeniz’de yalnız, herkes bizim karşımızda” algısının gerçeği yansıtmadığını şu sözlerle anlattı: “Suriye konusunda Astana sürecinde, Soçi’deki mutabakatlarda da gördük ki Rusya ve İran Türkiye’nin en güvenilir müttefiklerimizdir. Her ikisinin de stratejik çıkarları ABD’ye karşıdır. Her ikisi de ABD tarafından şu ve ya bu şekilde tehdit edilmektedir. ABD ile Rusya arasında Karadeniz’de, Kuzey Buz denizinde, Atlas okyanusunda çok ciddi sürtüşmeler yaşanmaktadır. İran da yıllardır bölgede ABD ve İsrail ortaklığındaki saldırılara karşı koymakta. İran’a yönelik ambargo, Hürmüz Boğazı’nda, Umman denizinde tehditler var. ABD, PKK ve IŞİD’e karşı mücadelede, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamada bizim Moskova, Tahran ve Şam’la menfaatlerimiz ortak.
Mısır da bu ortaklığa dahil. Mısır, Ortadoğu’nun ve Doğu Akdeniz’in en önemli ülkelerinden, üstelik ABD’nin “Sünni NATO’su” gibi planlarını da terk etti.”
VATAN PARTİSİ’NİN MISIR VE İRAN’LA TEMASLARI
“Genel Başkan Yardımcımız rahmetli Amiral Soner Polat öncülüğünde bir heyeti Mısır’a göndermiştik. Orada Mısır hükümeti ve önemli partiler ile görüşmeler yaptık. Bir kez daha anladık ki iki ülkenin çıkarları uyuşuyor. Geçen sene de İran’da parlamentoda olan bir heyet partimize ziyarete geldi. Onlarla konuşurken İran’la Mısır arasındaki çelişmeleri düşünerek ‘Mısır’ı ne yapacağız?’ diye sordum. Hepsi ‘Mısır’ı mutlaka kazanmamız lazım’ dedi. İran da olaya böyle bakıyor. Çünkü siz bir savaş veriyorsunuz ve kuvvet dengelerini lehinize çevirmeniz lazım. Mısır ve Suriye’nin yöneticilerine yönelik ‘darbeci, diktatör’ gibi söylemler bizi bu hedeften uzaklaştırır. Atatürk de şunu söylüyor ‘Arap ülkelerinde ki iç çelişmelere aman taraf olmamamız gerekir.’ Suriye’nin başında kim olursa olsun, Mısır’ın başına kim gelirse gelsin, Türkiye bu ülkelerle dostluğunu koruması lazım. Buradaki ittifak potansiyelini değerlendirmemiz gerek. Bu açıdan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın ‘Güney Kıbrıs dışında her ülkeyle aynı masaya oturabiliriz’ demesi kritik önemde. ABD ise ‘Türkiye yalnız kalsın ve üzerine çullanalım’ diye fırsat kolluyor.”
RUSYA’NIN SURİYE’DEKİ POZİSYONU
Perinçek, Rusya’nın PYD temsilcilerini Moskova’da ağırlamasıyla ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı: “Birincisi Rusya’nın PKK – PYD’ye o görüşmede ne söylediğini bilmeden konuşuyoruz. Belki de ‘PKK – PYD’ye ayağınızı denk alın’ dedi. İçeriğini bilmeden yorum yapmak doğru değil. Ancak şunu kesin olarak biliyoruz, Aydınlık gazetesi de haberleştirdi; Rusya ve Suriye’nin resmi makamları yeni bir deklarasyon ilan ettiler. ABD’nin Suriye’de oluşturduğu terör sahasında petrol alanlarında PKK ile kurduğu ortaklığa karşı bir açıklama. Bu bölücü girişime karşı Moskova ve Şam ‘ABD ve PKK’yı mâhkum ediyoruz’ diyor. Bunun yanında biz PKK’nın kolu HDP’ye Ankara’da, Meclisimizde koltuk veriyoruz. PKK’nın bu şekilde siyaset yapmasına izin veriyoruz sonra Rusya da ‘PYD ofisine izin veriyor’ diye kızıyoruz. Bu bir tutarsızlık.”
“TÜRKİYE’NİN YERİ ASYA”
Türkiye’nin artık Batı ittifakından koptuğunu kaydeden Perinçek sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’yi Atlantik’te hem ekonomik hem siyasi yönden boğmaya kalktılar. Hatta bölmeye çalıştılar. NATO’dan aforoz edilmiş üvey üye durumundayız. Türkiye’ye karşı tatbikatlar senaryolarında, Atatürk’ün ve Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafları düşman liderler olarak ekrana yansıtıp hedef aldılar. Türkiye’nin yeri artık Asya. Asya Çağı’na girdiğimizi, buradaki ülkelerle stratejik işbirlikleri geliştirerek güçleneceğimizi ve kalkınacağımızı herkes kabul etmeye başladı.”