Raporlar

Perinçek: “Ekonomide reformun karşılığı Milli Direnme Ekonomisidir”

Perinçek; "Turgut Özal’ın kurduğu neoliberal denilen ve ihracat odaklı ekonomiyi yürütmek artık mümkün değil. Çünkü borç al, borç al, borçlar yığıldı ve artık borç da alamaz bir yerdeyiz"

Perinçek: “Ekonomide reformun karşılığı Milli Direnme Ekonomisidir” … Perinçek; “Demek ki artık Turgut Özal’ın kurduğu neoliberal denilen ve ihracat odaklı ekonomiyi yürütmek artık mümkün değil” dedi. detaylar haberimizde…

Perinçek: “Ekonomide reformun karşılığı Milli Direnme Ekonomisidir”

Doğu Perinçek, gündemin üst sıralarındaki ekonomi ve yargı reformuyla ilgili açıklama yaptı. Perinçek; Türkiye’nin, Koronavirüsle savaşın ve borçlanma – sıcak para ekonomisinden kurtulmanın sancılarını çektiğini belirtti. Kısa vadede, zorluklar karşısında kalkan görevi üstelenecek Milli Direnme Ekonomisine ihtiyaç olduğunu kaydeden Perinçek, bu ekonominin esaslarını şöyle sıraladı: “Gıda Güvenliği, Güvenliğin Güvenliği, Sağlığın Güvenliği ve Eğitimin Güvenliği.” Yargı reformuyla ilgili de tespitlerde bulunan Perinçek, “Yargının hukukunun düzenlenmesine ihtiyaç var. Borçlar hukuku, medeni hukuk, ticari hukuk, iflas davaları açısından çözülmeyi bekleyen ciddi sorunlar var.” dedi.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türkiye gündeminde öne çıkan konularla ilgili açıklamalar yaptı. Ekonomi ve Yargı reformuyla ilgili değerlendirmeler yapan Perinçek şu ifadeleri kullandı:

NEOLİBERAL EKONOMİNİN SÜRDÜRÜLEMEMESİ VE KALKAN İHTİYACI

“Türkiye ekonomisi 450 milyar doları bulan dış borcuyla, ödemeler açığıyla çok zor durumda. Buradan çıkış içinde kısa ve uzun süreli olmak üzere iki program Türkiye’nin gündemindedir. Birincisi orta ve uzun vadede bir Üretim Ekonomisi inşa etmek, yani Üretim Devrimi programı. Kısa vadede bu programın kalkanı olacak Milli Direnme Ekonomisine ihtiyacımız var. Turgut Özal’ın getirdiği, borçlanma ekonomisi diyeceğimiz ihracat odaklı sistemden -en sonunda ithalat odaklı olmaya mecbur- istihdam ve üretim odaklı bir ekonomik düzene geçerken sancılar yaşayacağız. Sistem değiştirirken ona bir kalkan lazım. Bu kalkanın esasları şöyle: Birinci öncelik: Gıda Güvenliği. Herkese yetecek gıda olacak ve herkesin karnı doyacak. İkinci öncelik: Güvenliğin Güvenliği. Türkiye’nin içte ve dışta güvenliğini sağlayacak olan ordumuz ve polisimizin kaynaklarını kısmayacağız. Savaşlarda perişan olduğunuz zaman ekonomi diye bir şey kalmaz. Üçüncüsü: Sağlığın Güvenliği. Bütün milletimizin sağlık hizmetlerinden kolayca yararlanmasını sağlayacağız. Dördüncüsü de Eğitimin Güvenliği. Eğitimsiz bir ülke yaşayamaz Bütün yurttaşlarımıza nitelikli eğitim olanakları sunmaya devam edeceğiz.”

MİLLİ DİRENME EKONOMİSİNİN ZORUNLULUĞU

“Bu bir savaş ekonomisidir” diyen Perinçek, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye, Koronavirüs salgınıyla savaşıyor, dünya bu salgınla savaşıyor. Şu ana kadar 1 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Üstelik iki Cihan Savaşı’ndan farklı olarak herkes cephede. Yani bütün insanlık, yalnız askerler değil herkes Korona savaşında. Tabii bunun ekonomiye getirdiği ağır tahribatlar var. Türkiye ekonomisi de bu yıkımdan en çok nasibini alan ülkelerden biri. Ama salgın olmasaydı da Türkiye zaten bu büyük ekonomik krizle karşı karşıyaydı. Türkiye’nin kaçınılmaz olarak karşılaşacağı tablo, bugünkü tabloydu. Sayın Berat Albayrak, bir buçuk ay önce Hazine ve Maliye Bakanı olarak ne dedi? ‘Sıcak para peşinde koşarak, borç arayarak yürütülen ekonominin sürdürülmesi mümkün değildir.’ dedi. Demek ki artık Turgut Özal’ın kurduğu neoliberal denilen ve ihracat odaklı ekonomiyi yürütmek artık mümkün değil. Çünkü borç al, borç al, borçlar yığıldı ve artık borç da alamaz bir yerdeyiz. Geldiğimiz noktada ekonominin patronları bile artık sürdürülemez olduğunu tespit ediyorlar.

BIDEN TAYFASININ AMACI EKONOMİYE ÇÖZÜM BULMAK DEĞİL

Perinçek, CHP’nin başını çektiği muhalefet bloğunun ekonomiyle ilgili tepkilerini şu ifadelerle yorumladı: “Peki, Kılıçdaroğlu, Akşener, Davutoğlu, Babacan, -biz onlara Biden Tayfası diyoruz- neyi savunuyorlar? Sürdürülemez hale gelen o ekonomiyi… ‘Biden Tayfası’nın ekonomi düzeni, ‘Atlantik sistemine bağlı bir düzen. ‘Atlantik’in güveneceği bir hukuki düzen oluşturalım ve bu sayede tekrar Türkiye’ye sıcak para gelsin, dar boğazdan çıkalım.’ şeklinde. ABD’nin ve Avrupa’nın istediği gibi, ekonomiyi de Cumhurbaşkanlığı sisteminin değişmesine bağlıyorlar. Özetle amaçları, ekonomik bir çözüm bulmak değil.”

YARGIDA REFORMA İHTİYAÇ VAR MI?

Yargı reformu tartışmalarıyla ilgili görüşlerini de paylaşan Perinçek şunları söyledi: “Yargının hukukunun düzenlenmesine ihtiyaç var. Çünkü yargı adalet hizmetini hızlı bir şekilde yerine getiremiyor. Danıştay’da 2016’daki dosyalar inceleniyor. 4 yıl önce Danıştay’a gelen dosyaya bakıyorlar. Adalete 10 yılda ulaştığınızda o adalet olmuyor. Onun için Türkiye’de işleyen etkin bir adalet sistemi kurmak gerekli. Bunun maddi koşullarını yaratmak lazım. Özellikle yargının kadrosunu doğru bir şekilde örgütlemek. Biliyorsunuz hâkimler kolay yetişmiyor, hukuk mezunu bir insan hemen hakim olmuyor. O yüzden tecrübeli hâkime olan ihtiyacın çok olduğunu görüyoruz. Ama bu, kısa vadede başarılacak bir iş değil. Evet ‘Yargı Altın Çağında’ ama buradaki tespitimizi siyasi olarak yapıyoruz. Yargı, PKK ve FETÖ’nün üzerine gittiği kararlarıyla Altın Çağında. Ancak borçlar hukuku, medeni hukuk, ticari hukuk, iflas davaları açısından çözülmeyi bekleyen ciddi sorunlar var.”

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu