Perinçek: “Türkiye’deki Biden Tayfası ‘Tank Palet’e muhalefet ediyor”
Perinçek; "Katar’ın Amerikan- İsrail cephesinden koparak Türkiye’ye yaklaşması kendisi açısından gayet tutarlı. Güçlü bir Türkiye, daha güvende bir Katar demek. Türkiye, Katar’ı bir nevi himaye ediyor. Bu nedenle son yıllarda Türkiye–Katar ilişkileri stratejik boyutta ilerliyor"
Perinçek: “Türkiye’deki Biden Tayfası ‘Tank Palet’e muhalefet ediyor” … Perinçek; “Katar’ın tankın üretim süreçleriyle ilgili en küçük bir tasarrufu söz konusu değil. Yalnızca sermaye veriyor. Katar; Almanya, Fransa ve İngiltere’nin kabul etmediği kritik şartlarımızı kabul etmiş” dedi. detaylar haberimizde…
Perinçek: “Türkiye’deki Biden Tayfası ‘Tank Palet’e muhalefet ediyor”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: “Türkiye’nin ABD ve İsrail’e direnmesini istemeyenler ‘Tank Palet’e karşı”
Doğu Perinçek, ‘Tank Palet’ tartışmasında Katar ortaklığı öne çıkarılarak, Türkiye’nin milli bir tankının olmasının engellenmeye çalışıldığını belirtti. Türkiye’nin tank ve diğer milli savunma silahlarını üretmesine karşı baskının, Doğu Akdeniz, Libya, Suriye, Kafkaslar’da mücadele ettiğimiz Atlantik İttifakı’ndan geldiğini vurguladı. Biden Tayfası’nın da Atlantik güçlerinin sözcülüğünü yaptığını belirten Perinçek, “‘Türk ordusu satıldı’ diyecek kadar alçaldılar.” dedi.
Perinçek, tank üretiminde Katar’la kurulan ortaklığın egemenliğimiz açısından bir sorun oluşturmadığını şöyle açıkladı: “Tank Palet’te hiçbir şekilde mülkiyet devir söz konusu değil, mülkiyet ve denetim yüzde yüz Milli Savunma Bakanlığı’nda. Fabrikayı yönetenler askeri personel. Katar; Almanya, Fransa ve İngiltere’nin kabul etmediği kritik şartlarımızı kabul etmiş: Ürettiğimiz tankı istediğimiz ülkeye satma yetkisi de bizde. Katar’ın rolü yalnızca sermaye vermek; buradaki amacı da şu: Amerikancı Körfez şeyhliklerinin hedefinde olduğu için Türkiye ile stratejik ittifak kurmak ve güvende kalmak”
CHP’li Aytuğ Atıcı’nın “Türk milleti bitmiştir” ifadesi üzerine söz alan Perinçek, “Türk milleti değil siz bittiniz” diyerek karşılık verdi.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Haber Global’de Senem Toluay Ilgaz’ın sunduğu Neden programına konuk oldu. 26. Dönem CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı, İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, TÜRKAD Başkan Yardımcısı Avukat Cem Kaya’nın da konuk olduğu programda gündemdeki siyasi konular ele alındı. Perinçek, Tank Palet tartışması hakkında şu tespitlerde bulundu:
TANK PALET HAKKINDA YALANLAR VE GERÇEKLER
“’Tank palet fabrikası satıldı’ diyenler halka yalan söylüyor. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi var. İşletme hakkı, 25 yıl BMC’ye veriliyor. Hiçbir şekilde mülkiyet devri konusu söz konusu değil, mülkiyet ve denetim yüzde yüz Milli Savunma Bakanlığı’nda (MSB). Fabrikayı yönetenler askeri personel. Katar’ın tankın üretim süreçleriyle ilgili en küçük bir tasarrufu söz konusu değil. Yalnızca sermaye veriyor. Katar; Almanya, Fransa ve İngiltere’nin kabul etmediği kritik şartlarımızı kabul etmiş: Ürettiğimiz tankı istediğimiz ülkeye satma yetkisi de bizde.”
“ETHAM SANCAK’A KIYAK” UYDURMASI
“Öte yandan ‘BMC’nin sahibi Ethem Sancak’a kıyak geçildi’ gibi suçlamalar da gerçeği saptırmaya yönelik. Sayın Sancak’ın burada üstlendiği, kendisine ciddi bir kâr sağlayacak proje değil. Tank satışından elde edilecek kâr da, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN gibi devlet kuruluşlarınca paylaştırılacak. Elbette devlet tank üreten şirketlere bazı kolaylıklar sağlayacak. Devlet olmadan tank üretimi olur mu?! Tek başına özel sektör böyle bir yükü kaldırabilir mi! Kim olursa olsun bir takım muafiyetler sağlanır.”
KATAR NEDEN ORTAK?
Perinçek, ‘Türkiye’nin Katar’a hizmet ettiği’ yönündeki manipülasyonlar hakkında şu ifadeleri kullandı: “Yalnızca sermaye sunan ve başka hiçbir işe karışmayan Katar neden böyle bir projeye giriyor diye sorulabilir. Katar, başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Amerikan güdümündeki Körfez Şeyhliklerinin namlusunun ucunda. Bu ülkeler, İsrail’le de işbirliği içindeler. Katar’ın Amerikan- İsrail cephesinden koparak Türkiye’ye yaklaşması kendisi açısından gayet tutarlı. Güçlü bir Türkiye, daha güvende bir Katar demek. Türkiye, Katar’ı bir nevi himaye ediyor. Bu nedenle son yıllarda Türkiye–Katar ilişkileri stratejik boyutta ilerliyor. Hatta Katar, Türkiye’yle olduğu gibi İran’la da dostluk geliştiriyor. Bu durum bize neyi hatırlatıyor? İstiklal Savaşımızda ve sonrasında Sovyet Rusya’ya kurduğumuz yardımlaşma ilişkisini. Sovyet Rusya da o zaman karşılıksız olarak Türkiye’ye yardım etti. Çünkü iki ülke de İngiliz emperyalizmine karşı savaşıyordu. İki ülkenin elde edeceği zaferler, birbirlerinin güvenliğini beslemekteydi.”
TANK PALET MUHALEFETİNİN ARKASINDAKİ GÜÇ
“Bugün ‘Tank Palet’te Katar ortaklığı öne çıkarılarak aslında Türkiye’nin milli bir tank üretmesi engellenmek isteniyor” diyen Perinçek sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD, AB ve İsrail, Türkiye’nin gerek tank üretimine gerekse de diğer milli savunma araçlarını üretmesine karşı. Bu yüzden ABD ve Avrupa ülkeleri Türkiye’ye çeşitli ambargolar uyguluyor. Çünkü Türkiye; Doğu Akdeniz, Libya, Suriye, Kafkaslar’da, gemisiyle, tankıyla, İHA’sıyla, SİHA’sıyla bu Atlantik İttifakı’na karşı savaşıyor. En son Azerbaycan’ın Karabağ işgaline karşı vatan savaşında yenilgiye uğrayan güç, yalnızca Ermenistan değil, aynı zamanda onun arkasındaki ABD ve Fransa’ydı. Türkiye’nin Batı Asya’da emperyalizmin planlarını bozduğunu gördükleri için, elbette tank üretimimize karşı çıkacaklar. Türkiye’deki Biden Tayfası da Atlantik sisteminin sözcülüğünü yaparak ‘Tank Palet’e muhalefet ediyor. Öyle bir noktaya geldiler ki ‘Türk ordusu satıldı’ diyecek kadar alçaldılar. İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kamil Erozan da kısa süre şunları söylemişti: ‘Türk ordusunun gemisi var ama yüzdürecek kaptanı kalmadı, uçağı var ama uçuracak pilotu kalmadı’ Bu ifadeler doğrudan doğru bir Türk ordusuna karşı psikolojik savaş faaliyetidir.”
CHP VE İYİ PARTİ’NİN VATAN SAVAŞI’NA KARŞI BOZGUNCULUĞU
Perinçek, Millet İttifakı’nın Türkiye’nin kritik dönemlerinde oynadığı olumsuz rolü şöyle vurguladı: “CHP ve İyi Parti’nin başını çektiği ittifak, Türkiye’nin Vatan Savaşı için yürüttüğü askeri harekâtlarda, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı’nda da bozgunculuk yaptı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bu süreçte Mehmetçiğin morali bozmak için, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘Önce tosuncuklarını (çocuklarını) savaşa gönder’ dedi. Bu ne demek? Mehmetçiğe “savaşma” demek. İlerleyen zamanlarda da yine Akşener, Türk ordusunun Suriye’de bataklığa battığını ileri sürdü. CHP yönetimi de en başından beri, Türkiye’nin Vatan Savaşını “Saray Savaşı” olarak karaladı. Onlar da Mehmetçiğe “Vatan için değil, Saray için, Erdoğan için savaşıyorsun, ölüyorsun” diye seslendiler. ABD’nin, iç cephede istediği bozgunculuğun sesi oldular.”
CHP’li Aytuğ Atıcı’nın “Türk milleti bitmiştir” ifadesi üzerine söz alan Perinçek, “Türk milleti değil siz bittiniz” diyerek karşılık verdi.
TÜRKİYE’NİN AB VE NATO’YLA İLİŞKİLERİ
Perinçek, Türkiye’nin AB ve NATO’yla ilişkileri hakkında da tespitler ve hükümete uyarılar yaptı: “Türkiye’nin birinci ticaret ortağı Rusya, ikincisi Çin. Türkiye’nin, ABD ile iyi ilişkileri olan iktidarlar döneminde dahi, ekonomisi Asya ile bütünleşmiş. Demek ki Türkiye Asya Çağı’nda yerini alıyor ve bu geleceğimiz açısından çok sağlıklı bir gelişme. Türkiye’nin AB’ye girme ihtimali yok. AB zaten bir Hristiyan ve zenginler kulübü. Bu nitelemeyi kendileri yapıyor. Türkiye, Avrupa ile ilişkilerini geliştirecek ama AB kapısında çarmığa gerilerek değil. Ayrıca AB ülkeleri ile ABD arasındaki çelişkilerden de yararlanmamız, Türkiye için gerçekçi bir politikadır. NATO’ ya gelince… Türkiye’nin NATO’da kalmasına gerekçe olarak, ‘Ülkemizin ve dostlarımız hakkında alınabilecek olumsuz kararları veto etmek’ gösteriliyor. Peki, NATO senaryolarında, Atatürk ve Erdoğan’ın fotoğrafları ‘düşman liderler’ olarak sunuldu. Bunu veto edebildik mi? ABD, FETÖ Gladyosu’yla 15-16 Temmuz’da Ankara’yı işgal etmeye çalıştı. NATO buna engel oldu mu? O bakımdan, NATO’daki veto kozumuzun da artık işe yaramadığını anlayalım. NATO’da Türkiye düşmanlığı var. Türkiye’nin yapması gerekense, başta Çin, Rusya, Hindistan ve Orta Asya Türk devleriyle olmak üzere, Asya’daki dostlarıyla ekonomik, siyasi ve askeri ilişkilerini geliştirmek ve Asya’daki öncü konumuna yerleşmek. Türkiye’nin Üretim Devrimi de Asya ikliminde hayata geçecek.”