Gülşah Maraşlı Göç, Türk sinema tarihçisi Giovanni Scognamillo’yu anlattı
Yönetmen-yazar Gülşah Nezaket Maraşlı Göç, Mart ayında çıkardığı “Beyoğlu’nda Bir Levanten Giovanni Scognamillo” isimli kitabını ilk kez anlattı. Ayrıca Göç, Scognamillo hakkında bilinmeyenleri de aktardı.
Yönetmen-yazar Gülşah Nezaket Maraşlı Göç, geçtiğimiz mart ayında çıkardığı, sinema tarihçisi, araştırmacı, yazar, eleştirmen, çevirmen, ressam Giovanni Scognamillo’nun hayatına yer verdiği, “Beyoğlu’nda Bir Levanten Giovanni Scognamillo” isimli kitabını Ankara Masası’na anlattı.
Osman Fahir Seden’le Türk Sinemasında Düet, Bir Halit Refiğ Filmi, Günahıyla Sevabıyla Yeşilçam-Türk Sinemasının Dine Bakışı isimli kitapların ardından 9. kitabı olan Beyoğlu’nda Bir Levanten Giovanni Scognamillo’yu çıkaran Gülşah Maraşlı Göç, kitabının kahramanı Scognamillo’nun sinemayla iç içe geçen hayatını şöyle anlattı:
“Giovanni Scognamillo Türk sinema yazarı, Türk sinema tarihçisiydi. Onun ötesinde Türk sinemasının ilk zamanlarına tanıklık etmiş bir şahsiyetti. Dedesi İtalya Napoli’den İstanbul’a göç eden bir aileye mensup. Dedesi bazı işler yaptıktan sonra sinema sektöründe karar kılıyor. Yani sinemacılık sadece anne babasından değil dedesinden miras kalmış Scognamillo’ya. 25 Nisan 1929’da Beyoğlu’nda sinemanın tam da kalbinde doğmuş. Bebekliği ve çocukluğu İstiklal Caddesi Asmalı Mescit Sokak’taki evinde geçmiş. Dolayısıyla Giovanni Türk sinemasının ilk siyah beyaz dönemlerini, sessiz dönemden sesli döneme geçişi dahil her türlü evresine bire bir şahit olmuş bir şahsiyettir. Babası Elhamra Sineması’nın müdürlüğünü yapmış. Dolayısıyla çok küçük yaşlardan itibaren sinema salonlarına gidip gelmeye başlamış. Hatta kitabımda yer alıyor, 5 yaşlarındayken küçük olduğu için sinema salonu alınmıyor. Yani dün sinema salonuna alınmayan bir çocuk, bugünün Türk sinema tarihçisi.”
“Evine ne zaman giderseniz onu mutlaka karşınızda bulurdunuz…”
2016 yılında yaşama veda eden Giovanni Scognamillo’nun kendisinde çok özel bir yeri olduğu söyleyen Maraşlı Göç, “Çok özel bir dostluğumuz vardı. Kitabımda, Kazancı Yokuşu’ndaki evinde bizzat kendisinden aldığım fotoğraflar var. O da o fotoğrafları verirken çok heyecanlıydı. Fotoğrafların çoğunun altında yer alan cümleler Giovanni’nin kendisine ait. Sağlığında hazırladığım için bu kitabın fotoğrafları bana verirken hikayelerini de bir yandan anlattı. Giovanni meslek hayatı boyunca gençlere destek verdi. Evine ne zaman giderseniz onu mutlaka karşınızda bulurdunuz, ne zaman bir soru sorsanız mutlaka bir cevabını alırdınız. Size asla hayır demezdi. O kapı her zaman size açılır, o telefon her zaman size açılırdı. Yaşadığı dönemde Türk sinemasına aşık olan gençleri de çok beslediğine ben de şahidim. Yazdığım bütün kitaplarıma da destek vermiştir. İlk kitabımın da önsöz yazarı kendisiydi, Günahıyla Sevabıyla Yeşilçam kitabımın kapak yazısı da kendisine ait. Çok da özledim bir şahsiyet. Kitap biraz da onunla sohbet etmemi de sağladı. Bu da çok mutluluk verdi bana” diye konuştu.
“Okuyucu her soruyu sorabilir ve cevabını mutlaka alır “
“Giovanni vefatından sonra da danışanlara cevap verebiliyor” diyen Göç, “Özlediğiniz insanlarla konuşmak istersiniz. Giovanni vefat ettikten sonra evet onunla konuşmaya hep ihtiyaç duydum. Bunu nasıl yapabilirdim? Bu kitapla yaptım. Bir soru sordum dedim ki; ‘Giovanni Türk sinemasında müziğin yeri nedir?’ Giovanni bana cevap verdi. Bugüne kadar yazdığı ve çeşitli mecralarda yayınlanan yazılarıyla, kitaplarıyla cevap verdi. Okuyucu da bu anlamda sorabileceği her soruyu sorabilir ve cevabını mutlaka alır. Benim yazmış olduğum bu kitapta cevaplar olacak ama okuyucu dilerse Giovanni’nin diğer yazılarında da istediği cevapları bulabilir. Bu yetenek çok fazla yazara nasıl olmamıştır. O yüzden bu da Giovanni’yi özel kılıyor bence.” ifadelerini kullandı.