Sanatın Evrenselliği ve Sanatçının kriterleri
Sanatın Evrenselliği ve Sanatçının kriterleri … “Yönetmen veyahut senarist bir gün gelir Selahattin Eyyubi’yi, Moğol imparatoru Cengiz han ı veyahut bir Malazgirt meydan savaşını çekerken, öbür yandan da Bir Genel ev milyarderi Manukyan gibi şahsiyetlerin filmini de çeker…” yorum/haber…
Sanatın Evrenselliği ve Sanatçının kriterleri
Sanat her kesime, her zümreye hükmetmeli…
Arkadaşlar hepinizin bildiği gibi sanat evrenseldir denilir. Tüm dünyaya her dalıyla yayılır. Tabii ki bunun da yolu özgür olmaktan geçer. Sanatın siyaseti olmamalıdır. Sanat her kesime, her zümreye hükmetmeli, hitap etmeli ve ayak uydurmalıdır. Bazı sanatçılarımızın görüşleri belirli yönlere kaysa da aslında sanatçı tarafsızlığını korumalıdır.
Sanatta esnek olunmalıdır…
Örneğin bir sanatçının siyaseti, partisi olmamalıdır derken! Buradan kasıt şudur bir örnek vereyim. Bir senarist bir yapımcı veyahut ta bir yönetmen bir sinema filmi projesi yapacağı zaman esnek olmalıdır diyemeyiz tabii ki. Yönetmen veyahut senarist bir gün gelir Selahattin Eyyubi’yi, Moğol imparatoru Cengiz hanı veyahut bir Malazgirt meydan savaşını çekerken, öbür yandan da Bir Genel ev milyarderi Manukyan gibi şahsiyetlerin filmini de çeker. Sanatın evrenselliği burada devreye girer.
Sinemanın yeniden ayağa kalkışı…
Örneğin 70’li yılar da Battal Gazi, Malkoçoğlu, Kara Murat serileri gibi tarihi filmler çekilmekle beraber, 80’li yıllar da polisiye aksiyona dayalı filmler boy göstermiştir. 90’lı yıllar da sinemamızın tek kanallı evlerdeki TRT egemenliğinin bitmesinden sonraki birçok radyolar ve özel televizyon kanallarının kurulmasıyla ölmüş bitme noktasına geldiği bir noktada eşkıya filminden başlamak üzere sinemamızı yeniden canlandırıp ayağa kaldıran filmlerle sinemamız hareketlenmiştir.
Politik olmayan filmler…
Örneğin Lalelide de Bir Azize, Kız Kulesi Aşıkları, Ağır Roman, Mum Kokulu Kadınlar, Tersine Dünya gibi yapıtlar sinemamızı süslemiştir bu filmler tamamen sanat şaheseri olarak yapılmış belli bir kesimi asla temsil etme veyahut bir politika siyaset düşünülmemiştir.
Yasaklı filmin aldığı ödül…
2000’li yıllarda mevcut konjöktürün değişerek devlet yönetimini devralan mevcut oluşum aynı özelliklerde ve kulvarda yapılan bir Duvara Karşı filmini yasaklamış ve film Almanya da çekilmek zorunda kalmıştır. Bu proje dünya çapında kahn film festivalinde ödül alarak büyük bir başarıya imza atmıştır. Bir yönetmen veya yapımcı tıpkı yaptığı projenin içeriği gibi, bu proje de kuracağı kadro ve oyuncuların seçimi konusunda da tarafsız olmalıdır.
“Sanatçı sahnede özgürce sanatını icra etmelidir”
Örneğin bir oyuncunun siyasi görüşü, fikri düşüncesi veyahut özel hayatı gibi konulara takılarak yönetmen seçim yapmamalıdır. Yapımcı için oyuncunun oynayacağı rol bünyesindeki imza attığı sözleşme bedeli ile aldığı ücret doğrultusunda sözleşme şartlarına ne kadar riayet etmesi gerektiği. Uymadığı takdirde uğrayacağı maddi veyahut manevi hukuki tazminat konusu ilgilendirir ise; Yönetmen içinde sete oynayacağı rolün kapsadığı süre içerisinde zamanında gelip giderek rejinin verdiği programa uyması kısmı ilgilendirir ve de en önemlisi bir oyuncunun bir projeye seçilme kriteri sanatçı kimliği, vasfı, o güne kadar neler yaptığı ve en önemlisi vereceği performansla yönetmenin istediği mizansenlerde vereceği oyun kısmını kapsar. Aynı olay bir tiyatro, gösteri sanatları, müzik konser vs. için de geçerli olmalıdır. Konser verecek bir sanatçı ne bünye de olursa olsun ona belirli zümrelerce yasak getirilmemelidir. Sanatçı sahnede özgürce sanatını icra etmelidir.
Sanatçıya tahammül…
Ama sanatçıya destek olmak içinde sanatçının eleştirisine mevcut yönetim ve konjoktür destek olmalı ve anlayışla yaklaşmalıdır. Bir örnekle konuyu kapatayım:
Süleyman Demirel den Levent Kırca’ya jest…
90’lı yıllarda Rahmetli büyük usta Levent Kırca Bodrum kalesinde sahnelediği bir oyunda bizzat seyircilerin arasında gösteriyi protokolden izleyen Türkiye’mizin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve eşinin konuk olduğunu bilerek sahnede Süleyman Demirel’i eleştirmiş ve taklit ederek yerden yere vurmuştu. Oyun sonrası Sayın Demirel Levent Kırca’yı kuliste bizzat eşiyle birlikte tebrik ederek çiçek hediye edip kendisine teşekkür etmişlerdi. Olayın ardından 1 ay sonra Levent Kırca Sayın Demirel tarafından makamına çağırılıyor ve kendisine devlet bünyesinden gerekli ödenek verilerek malzeme, işçi, personel temini vs. gibi ihtiyaçlar temin edilerek sanatçının İstanbul Kartal da yıkılan ve batan balon sahne tiyatrosunu sıfırdan yaptırıp ona hediye etmesiyle mutlu bir şekilde konu sonlanmıştı. İşte sanata saygı budur… Herkese iyi okumalar diliyorum. Sağlıcakla kalın…