Geleneksel Tuluat Sanatı ve temsilcisi Nejat Uygur (1)
Geleneksel Tuluat Sanatı ve temsilcisi Nejat Uygur (1) Ortayunu, tuluata örnek gösterilse de farklı yanları vardır. Mesela, ortaoyununun her ne kadar büyük bir bölümü Tulûata dayansa da, oyuncuların çoğu rollerini yanı sıra ne oynayacaklarını bilirler. yorum/haber…
Geleneksel Tuluat Sanatı ve temsilcisi Nejat Uygur (1)
Değerli arkadaşlar, çok sevgili okurlar bu haftaki köşe yazımda daha doğrusu bu büyük yazı dizimin ilk bölümünde sizlere geleneksel Türk tiyatrosunda en büyük temel taşlardan biri olan Tulûat sanatını anlatacağım. Öncelikle bunu tanımını sizlere yapayım.
Tulûat tiyatrosu olay örgüsü bilinmekle birlikte bit metne dayanmayan ve doğaçlama oynanan bir sahne sanatıdır. Temel olarak Tulûat sanatı geleneksel orta oyununun sahnelerde sergilenmesi ve batılı anlamdaki tiyatro ile karışmasından meydana gelen bir tiyatro türüdür.
“İsmail Dümbüllü ve Naşit Özcan temel taşı”
Kuşak olarak ikinci meşrutiyet döneminde yaygın bir biçimde tiyatro hayatımızda yer alan tuluat sanatı, Cumhuriyet döneminde de etkisini sürdürmüş ancak gittikçe eriyerek Naşit Özcan ve İsmail Dümbüllü gibi ustaların hayattan çekilmeleri ile silinip gitmiştir. Ortayunu ve Temaşa kültürünü baz alırsak tuluat alanında Cumhuriyet döneminin halk tiyatrosu alanında İsmail Dümbüllü ve Naşit Özcan temel taşı olarak önemli rol oynamıştır.
Daha sonra meddah, Tulûat gibi dallarda temaşa sanatı uygulanarak İbiş karakteri ortaya çıkmıştır. Bu alanlarda bu ustaların yetiştirdiği en önemli temsilcilerini sayacak olursak: Nejat Uygur, Erol Günaydın, Muammer Karaca, Münir Özkul, Gazanfer Özcan gibi isimler yer almaktadır.
Başka bir yönü ile de Tulûat; doğaçlama sözlere dayalı ve oyuncuların o anki ruhsal durumlarına ve marifetlerine göre gelişen bir çeşit hariçten gazel gösteridir.
“hikayenin konusu aşağı yukarı bellidir”
Ortayunu, Tulûat örnek gösterilse de farklı yanları vardır. Mesela, ortaoyununun her ne kadar büyük bir bölümü tuluata dayansa da, oyuncuların çoğu rollerini yanı sıra ne oynayacaklarını bilirler. En azından ortada belirli bir mekan ve nerde ne zaman oyuna dahil olacaklarını bilen oyuncular vardır. Kısacası anlatılacak hikayenin konusu aşağı yukarı bellidir ve oyuncular da safların bilirler ki oynana oynana çoğu gösterinin icrası ve de nerdeyse sözleri ezberlenir hale gelmiştir.
Tulûat tiyatrosu, tanzimat’la birlikte Türkiye’ye giren batı tiyatrosu, metinli tiyatroyla geleneksel Türk tiyatrosu ortayununun karışımından ortaya çıkmış bir popüler tiyatro türüdür. Tulûat tiyatrosu, batı tiyatrosunun sahne tekniğini, dekorunu ve giysi düzenini ortaoyununa uyarlamış ve oyun konularını da ortaoyununun doğaçlama güldürü tekniğine dayandırarak bir çeşit parodi tiyatrosu niteliği kazanmıştır. Halk tarafından tutulsa da zaman için de aldığı olumsuz tepkilerden dolayı uzun ömürlü olamamıştır.
Kavuklu Hamdi, Abdürrezzak, kel hasan ve İsmail Dümbüllü…
Tulûat tiyatrosu dendiğinde, Kavuklu Hamdi, Abdürrezzak, kel hasan ve İsmail Dümbüllü akla ilk gelen isimlerdendir. İki tarafın da kendini ortaya koymasına imkan tanıyan tiyatro türü olan tuluat sanatı metnin yazarının, ana fikri bariz biçimde vermek istemediği eserleri; oyuncuların yeteneğine, hayal gücüne ve psikolojisine bağlı olarak izleyiciye aktarmanın en orijinal yoludur. Herkesten bir parça ekleyip ortaya değişken bir sanat eseri çıkarmanın geçmişten günümüze modern yoludur.
Tulûat tiyatrosuna emek veren sanatkârlar ister melodram ister komedi, ister trajedi olsun, oynadıkları eserleri, oyunlarını sergiledikleri zamana, ortama ve seyircinin özelliklerine göre değiştirirler. Bazen oyunun konusu bile hiç düşünülmeden halkın sevip tutacağı bir ad bulunur ve ilan edilir. Ancak bu ilanlardan sonra sahnede konunun nasıl işleneceği, kimin ne görev üstleneceği oyunu yöneten tarafından sadece ana çizgileriyle belirtilir ve oyunun akışı içinde yeri ve zamanı geldiğinde metne bağlı kalmaksızın roller oynanır.
Değişik yerler…
Burada, sahnede oynayan sanatkârların zekâsı, anlayışı, inceliği, nükte yeteneği ve yerinde hemen güzel, gerekli ve çarpıcı sözleri bulabilme özellikleri işin esasını oluşturur. Genellikle oyunların gezici topluluklar olarak sinema, gazino, kahvehane veya bahçe gibi değişik yerlerde oynadıkları görülür. Bazen kültürsüz oyuncuların bu işi yasak savarmışçasına gönülsüz yapması, basit ve tatsız, hatta kaba ve çirkin sözlerle oyunda yer almaları, Tulûat tiyatrosunun diğer tiyatro türleri karşısında sağlıklı bir şekilde gelişmesini engelleyen ögeler olmuştur.
Tulûat tiyatrosunda vazgeçilemeyen başka bir özellik de kantocuların söylediği kantolardır. Bunlar şarkılarla oyuna renk kattıkları gibi, aynı zamanda çıktıkları oyunlarda da bazı rolleri üstlenirler. Böylece müzik rengi de eser içinde yerini almış olur. Tulûat tiyatrosu hemen her dönemde aydın çevrelerde pek hoş karşılanmamıştır.
“…gençlere de kötü örnek olmuşlardır”
Bunun sebebini, Tulûat tiyatrosunun gittikçe düzey yitiren ve bayağılaşan uygulamalarında değil; daha ziyade oyuncuların ve kantocuların polisiye olaylara yol açmalarında aramak gerekir. Kültürsüz, zayıf karakterli, basit ve kaba sözlerle seyirci karşısına çıkan oyuncu ve kantocular; devrin ileri gelenlerinden birinin himayesine sığınıp, onların keyfi için oynamışlar; ancak gençlere de kötü örnek olmuşlardır. Böylece seyirci giderek ayağını Tulûattan çekmiş; özellikle Cumhuriyet’ten sonra güçlü oyuncular görev almak istemedikleri için, bu tiyatro dalı kültür hayatımızdan hemen hemen silinmiştir.
2. Bölümden itibaren sizlere Tulûat sanatının en önde gelen temsilcileri; Ve bunları temsil eden sanatçılarımızın ülkemize yetiştirdiği sanat abidelerini ve ustaları sizlere anlatacağım. Hepinize iyi bilinçli ve güzel miraslar alacağınız okumalar diliyorum. Sağlıklı ve esen kalın.