Kültür Sanat Tarih

Geleneksel Tulûat Sanatının büyük temsilcileri (bölüm 2)

Geleneksel Tulûat Sanatının büyük temsilcileri (bölüm 2)…Mehmet Efendi’nin Şehzadebaşı’ndaki tiyatrosunda locaların çökmesi dolayısıyla (1882 yılında) uzun süre kapalı salonlarda oynamadı.” yorum/haber

Geleneksel Tulûat Sanatının büyük temsilcileri (bölüm 2) …

Arkadaşlar sizlere bu 4 bölümlük yazı dizimin ilk bölümünde Tulûat sanatı ve ortaoyununun temeli içeriği ve temsilcilerini sıralamış ve anlatmıştım. Şimdi sizlere bu büyük ustalardan bahsedeceğim. 19. Yüzyılda ağırlıklı şekilde temeli atılarak sahnelenmeye ve Türk tiyatrosunun temelini oluşturan bu sanatın temsilcilerini sizlere tanıtayım. Gelin hep birlikte inceleyelim.

*Kavuklu Hamdi Efendi

Kavuklu Hamdi Efendi Türk tiyatrosunda en büyük Ortaoyunu ve Tulûat Sanatçılarının başında gelir. 1841 yılında dünya’ya gelmiştir. Herhangi bir öğrenim görmeden Hacı Bekçi yönetimindeki Han Okulunda Ortaoyununa başlamıştır. Ortaoyununda çıktığı Kavuklu rolü ile tanındı ve sonrasında bu lakapla anıldı. Kısa sürede çıraklıktan kolbaşılığa yükseldi. Tiyatroyu Osmaniye’ye girdi, topluluğun yöneticisi Güllü Agop ile aralarında çıkan anlaşmazlık nedeni ile kısa süre sonra buradan ayrıldı. Zuhuri Kolu adıyla bir ortaoyunu topluluğu kurarak 1875’te sergilediği oyunlarla Tulûat sanatına öncülük etti.

Mehmet Efendi’nin Şehzadebaşı’ndaki tiyatrosunda locaların çökmesi dolayısıyla (1882 yılında) uzun süre kapalı salonlarda oynamadı. Küçük İsmail ile birlikte kurudukları Temaşane-i Osmanlı topluluğu ile yeniden Tulûat yapmaya başladı. Topluluk Afife Anjelik ve Ayyar Hamza oyunlarını sergiledikten sonra dağıldı.

Beyoğlu ve Aksaray da ki çeşitli salonlarda yazları da kentin birçok bahçe ve gazinolarda gösteriler yaptı. 1897 de Ali Rıza Efendi ile birlikte Meserrethane-i Osmanlı topluluğunu kurdu fakat oda bir yıl sonra dağıldı.

Kavuklu Hamdi daha çok Küçük İsmail, Tosun Efendi, Baba Asım gibi pişekarlar ile (ortaoyununda kavuklu ile konuşarak oyunu açan oyuncu) oynadı. Orta oyununda pişekarın söylediği bir söz ile kavuklu (azbar) rolüne çıkanın verdiği hoş, şaşırtıcı, gülünç cevaplardan oluşan 35’in üzerinde tekerlemesi vardır. Kavuklu Hamdi 1911 yılında 70 yaşında vefat etti.

*Naşit Özcan

Gelelim ikinci büyük Tulûat sanatı ustamıza! Türk tiyatromuzun tuluat sanatındaki ikinci büyük ustası Naşit Özcan’dır. Birazda büyük usta Naşit Özcan’ı anlayalım. Naşit Özcan 1886 yılında İstanbul Şehzadebaşı’nda doğdu. Eğitimini önce Beyazıt Rüştiyesinde sonra da Mızıka-i Hümayun da tamamladı.

Büyük usta ilk önce Leman Hanım ile evlendi. Evliliğinden bir süre sonra evli olduğu sırada dönemin usta Kantocusu Amelya hanıma aşık oldu. Bir süre sonra da Leman hanımdan boşanarak, Emel adını alan Amelya hanım ile evlenmiştir. Bu evlilikten olan çocukları Adile Naşit ve Selim Naşit Özcan da tiyatrocu olmuşlardır. Büyük usta geleneksel Türk tiyatrosunda İbiş karakterinin mucididir. İbiş karakteri Naşit Özcan ile Türk tiyatrosunda yer almıştır.

Heveskaran cemiyeti…

Şehzadebaşı’nda doğan Naşit Özcan’ın Tiyatro ile ilk tanışıklığı doğduğu evin yakınındaki Abdi Efendi Tiyatrosu ile başlamıştır. Oyunculuk yaşamı Mızıka-i Hümayunu tamamladığı yıllarda Abdürrezzak Efendinin yanında başladı. 2. Meşrutiyetin ilanından iki sene sonra tiyatro topluluğunun dağıtılması ile Heveskaran cemiyeti ile ilk temsillerine başladı.

İlk oyunu ‘Haremağası Ut Meşk ediyor’du. Meşrutiyet-i Osmanlı kumpanyasında Nurettin Şefkati, Eliza Binemeciyan ve Hekimyan ile birlikte çalıştı. Daha sonra Rıdvan Paşa’nın oğlu Reşat Bey ile ‘Sahne-i Heves’ yaptı. Bu temsiller onun çıkışında önemli roller oynadı. Heveskaran Cemiyeti’nde önce Büyük Behzat ile sonra da Kemal Emin ile Ortaköy Tiyatrosunda oynadı.

Daha sonra 1907-1912 yılları civarında Kavuklu Hamdi ve Küçük İsmail’in ortaoyunu topluluğu, Kel Hasan Efendi’ni tuluat topluluğu ve Manakyan topluluğu gibi çeşitli topluluklar ile uzun süre çalıştı. Bir ara Saray tarafından Fransa’ya gönderildi. Dönüşünde saray’da oyunlar sergileyen Pantomim topluluğuna katıldı. Naşit Özcan kendi adına kurduğu topluluklarda gösterilerini Cumhuriyet döneminde de sürdürdü. Büyük usta Tulûat’ın yanında Ortaoyunu, İbiş, Kukla ve Karagöz çalışmaları yaptı.

“Bir Millet Uyanıyor”

Tiyatrocu ve özellikle Tulûatçı yönü ile tanınan Naşit Bey 14 Ocak 1937 tarihli Tan gazetesine verdiği röportajda sinemadan daha çok hoşlandığını söylemiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir: ‘Vakıa sahnede halkla karşı karşıya durmaktan zevk alırım amma, film daha rahat ve halk üzerinde tesiri de daha iyi’ sözleri ile noktalamıştır. Dört film yapan Naşit Bey ‘Bir Millet Uyanıyor’ adlı filmde Asker ‘İstanbul Sokakları’nda dilenci rollerinde ‘Naşit Dolandırıcı’ ve ‘Düğün Gecesi’ adlı iki komedi filmi yapmıştır.

Sinema, ortaoyunu ve melodramdaki başarısının yanı sıra asıl ününü yeni tipler ürettiği tuluat tiyatrosunda yaptı. Tulûat tarzının en etkili sanatçısı sayıldı. Tulûat sanatının İbiş’ine kişilik kazandırdı. İbiş karakterinin mucidi olarak Türk Tiyatrosunda temel taşlardan biri şeklinde yerini aldı. ‘Aşçıbaşı, Tosun Ağa, Leblebici Horhor, Hoşkadem Kalfa, Surpik Dudu, ürettiği ve başarı ile oynadığı en büyük tiplerdir.

“1943 yılında aramızdan ayrıldı”

Naşit Bey Sultan Abdülhamit’i bile güldüren adam olarak Türk tiyatro tarihine geçtiği için kendisine bu başarılarından dolayı Komik-i Şehir (Büyük Komik) unvanını almıştır. Tulûatta oynadığı son oyunlardan bazıları şunlardır: ‘Beynimin Tiyatro Merakı, Yahudi Doktorun Metresi, İstanbul Çapkını, Çifte Köy Düğünü’dür. Usta sanatçı Naşit Özcan 26 Nisan 1943 tarihinde Şehzadebaşı’nda vefat ederek Karaca Ahmet mezarlığına defnedilmiştir.

Değerli arkadaşlar bir sonraki yazımda Kel Hasan Efendi ve İsmail Dümbüllü ile devam edeceğim 3. Bölümde beni takip etmeye devam edin. Hepinize iyi okumalar diliyorum.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu