Raporlar

CHP Koronavirüs Raporu – 24 Mart 2020 – 10’uncu bölüm

CHP Koronavirüs Raporu – 24 Mart 2020 – 10’uncu bölüm … “Bütün dünya aynı bizim gibi hastalığa yakalanmayı engelleyen bir aşı veya iyileştiren bir ilaç bulunmasını umut etmekte ancak en kötüsüne hazır olmak için de çaba göstermektedir…” detaylar haberimizde…

CHP Koronavirüs Raporu – 24 Mart 2020 – 10’uncu bölüm

Küresel ekonomik krizi tetikleyen salgın hastalığın yayılım hızı, vaka sayısı, ilaç veya aşı bulunması gibi belirsizlikler ekonomik gelişmelerin sağlıklı tahminine engel olmakta ve bu bilinmezlikler yaşanan küresel ekonomik krizi derinleştirmektedir. Bütün dünya aynı bizim gibi hastalığa yakalanmayı engelleyen bir aşı veya iyileştiren bir ilaç bulunmasını umut etmekte ancak en kötüsüne hazır olmak için de çaba göstermektedir.

Demokrasi Krizinin Yarattığı Ekonomik Kriz İçinde Salgına Yakalandık

Türkiye ekonomisi Ağustos 2018 tarihinde kur ve faiz şokuyla zirve yapan, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, yüksek bütçe açığı ve düşük büyümeyle seyreden bir ekonomik buhran içindeyken küresel virüs musibetine yakalanmıştır.

2014 yılında düğmesine basılan tek adam parti devleti projesinin öngördüğü rejim değişikliği 17 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa referandumuyla sonuçlanmıştır. Referandum ile demokrasinin temeli olan güçler ayrılığı ve dolayısıyla yargı bağımsızlığı ortadan kalkmış ve yatırımcıların gözünde Türkiye riskli bir ülke haline gelmiştir. Buhranın altında yatan temel neden budur.

Türkiye’de yaşanan rejim krizi ekonomik kırılganlıkları artırmaya başlamış, yerli ve yabancı yatırımcıların ülkemize güveni azalmıştır. Üst üste yapılan referandum ve seçimlerde Türkiye ekonomisini canlı tutabilmek için verilen bütçe açıkları, KGF uygulaması ile yaratılan kredi genişlemesi ile bir araya gelince görülen geçici büyüme, cari açık, kur ve enflasyon üzerinde baskı yaratmış ve Türkiye ekonomisi krize daha açık hale gelmiştir.

Türkiye ekonomisinde uzunca bir dönemdir yaşanan düşük üretim; yüksek cari açık, yüksek dış borç baskısı rejim kriziyle birleşerek ekonomik fay hatlarında stres birikimine yol açmış; Ve beklenen deprem Ağustos 2018’de kur patlamasıyla başlamıştır.

2019 yılı içerisinde yaşadığımız yüksek bütçe açığı; Ve özellikle kamu bankaları üzerinden sağlanan kredi artışına rağmen istenen büyüme artışı sağlanamamış; Ve işsizlik rekor kırmıştır. Hükümet 2018’de başlayan kur ve faiz şoku sonrasında hem kuru hem faizi hem de enflasyonu birlikte baskılamaya çalışmıştır. Hükümet bu baskılama politikası sırasında bir taraftan güvenilmez enflasyon rakamları açıklamış; diğer taraftan faiz indirimine gitmiş ve kamu bankaları üzerinden sürekli döviz satarak kuru baskı altına alma çabasına girmiştir.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu